DUA NEDİR?
Dua,kulun ümit dalı ve Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir.Dua,cennet yollarını açan,kalbe safa,ruha gıda veren ve ebediyyet serinliğini tattıran vecd halidir.Dua,mü'min için eşi bulunmaz bir silah,ümit gecesinde hayırlı bir sabah,bela,şiddet ve felaket çemberinden kurtuluş ve felahtır.Dua,yerde nur,gökte nur,sağda nur,solda nur ve kul için bir tükenmez huzurdur.Dua,Hak kapısının halkasını tutmak,çırpınan gönüllere ilahi rahmeti dilemektir.Dua,kulun şerefini artıran,iki alemde de yüzünü ak eden,bir güzellik bulutu halinde rahmet katrelerini gönül toprağına döken en hayırlı şeydir. Nihayetsiz kudret ve sonsuz Rahmet sahibi Mevlamız buyuruyor ki:"Kullarım(Habibim)sana beni sorunca(haber ver ki)işte ben muhakkak yakınımdır.Bana o dua edenin da'vetine icabet ederim.(Bakara:186)
Hakka davet etmede seni sala ve Ezan, Kul ol,duada bulun,güzel cenneti kazan !
Ashabın büyükleri,tabiin ve tebe-i tabiin; zikir,tesbih ve dulara büyük bir ehemmiyet vermişlerdir.Son zamanlarda bu vazife terk edilmektedir yahud da unutulmaktadır.Mesela ayet ve hadiste varid olan, özellikle ashab-ı kiram tarafından büyük bir ehemmiyetle zabtedilip bildirilen dualar terkedilmekte,ha bire karınca duası,kadeh duası..vs duası gibi bid'at olan,esassız,semeresiz,sun'i dualarla meşgul olunmaktadır.Bu ise vakti boşa harcamaktan başka birşey değildir.
Resulullah (s.a.v.)buyuruyor ki:"Dua ettiğiniz zaman,kabul olunacağına inanarak Allah'a dua edin.Bilmiş olunuz ki,gafil kalp(ile)yapılan duaları Allah kabul etmez."(Tirmizi) Mü'minler annesi Hazret-i Aişe (Radıyallahü Anh)den nakil.Allah'ın Resulü (s.a.v.)geceleyin kalktığı vakit namazına şu dua ile başlardı:
"Allah'ım !
Ey Cebrahil,Mikail ve İsrafil'in Rabbi ! Göklerle ve yerin yaradanı, Hazırı ve gaibi bilen Allah'ım ! Kullarına ihtilaf ettikleri şeylerde, Onların aralarında ancak Sen hükmedersin. İhtilaf edilen Hakk'a izninle beni hidayet eyle ! Çünkü dilediğini doğru yola ancak Sen hidayet edersin !"(Müslüm
Duânın önemi Duâ, istemek demektir. Aç bir kimsenin, iştihâlı olduğu bir zamanda yiyecek istemesi gibidir. Duâ, Allahü teâlâya yalvararak murâdını istemektir. Allahü teâlâ, duâ eden Müslümanı çok sever. Duâ etmeyene gadap eder. Duâ mü'minin silâhıdır. Dînin temel direklerinden biridir. Hadis-i şerifte, Duâ müminin silahı, dinin de direğidir. buyuruldu. Duâ, gelmiş olan dertleri, belâları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mâni olur.Çünkü, Peygamberimiz, Duâ belâyı önler. buyurmuştur. Duâ etmek, namaz, oruç gibi ibâdettir. Allahü teâlâ, Bana ibâdet yapmak istemiyenleri, zelîl ve hakîr yapar, Cehenneme atarım buyurdu. Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, ni'metlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def' için ve faydalı şeyleri vermek için de, duâ etmeği sebep yapmıştır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: Duâ, ibâdetin aslı ve özüdür. Allah katında duâdan makbûl birşey yoktur. Duâ yetmiş türlü kazâyı önler. Ömrün bereketini artırır. Kazâ, ancak ve yalnız duâ ile durdurulur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Duâ, kazâyı, belâyı defeder buyurdu. Duânın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde duâ varsa elbette yapılır. Duânın belâyı önlemesi kazâ ve kaderdendir. Nitekim Peygamberimiz, Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabûl olan duâ, o belâ gelirken korur. buyurmuştur. Peygamber efendimiz, Allahü teâlâya günah işlemiyen dil ile duâ edin! buyurunca, böyle bir dilin nasıl bulunacağı soruldu. Bunun üzerine Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir buyurdu. Duanın halis niyetle yapılması gerekir. Allahü teâlâ, Bana hâlis kalb ile duâ ediniz! Böyle duâları kabûl ederim buyurdu. Duâ şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz, Duânın kabul olması için iki şey gerekir. Duâyı ihlas ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helaldan olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz buyurdu. Haram lokma yiyenin duâsı kırk gün kabûl olmaz. Duâ ihtiyacı gideren, saâdete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl lokmadır. İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyada ve âhıretde sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız sensin! Dünyada ve âhıretde hayırlı, faydalı olan şeyleri, bize gönder! Dünyâda ve âhırette, bizi kimseye muhtâç bırakma! Âmîn.
DUANIN ADABI
Nebiiy-i Alişan Efendimiz dua ederlerdi,fakat gece daha çok dua ediyorlar,herkez uykuda iken mübarek başını secdelere koyup yalvarıyorlardı.Bu da gösteriyor ki,gece edilen dualar daha makbuldur.Gecenin yarısı geçtiği vakit ve insanların uykuda bulundukları bir demde Rabbi Teala nida eder:"Var mı Zat-ı ehadiyyetime dönüp tevbe edici,var mı benden isteyici,varmı mağfiret dileyici ?" Yani kullarım benden istesin de onların ellerini eteklerini rahmetimle doldurayım,onların dileklerini kabul edeyim,onları rızama erdireyim denilmektedir.Bu ne güzel,ne hoş ikramdır... Nihayetsiz olan Mülkün Seyyidi ve Kevser Havuzunun Sahibi buyuruyorlar ki:"Beş gece vardır ki,onlarda yapılan dualar geri dönmez.Yani kabul olunur:Receb'in ilk gecesi...Şabanın yarısı(berat)gecesi...Cuma geceleri...Ramazan Bayramı gecesi...Kurban Bayramı gecesi."
Şerefli vakitleri aramak da duanın adabındandır.O vakitlerde yapılan dualar makbuldüriÇünkü öyle vakitler her zaman ele geçmez.Onlarda şunlardır:
--- Sene içerisinde arefe günleri, --- Aylardan Ramazan ayı, --- Günler içinde Cuma günleri, --- Gecelerde seher vakitleri...
Yine Cuma günü içinde bir saat vardır ki,bir kimse o vakte denk gelip dua ederse duası kabul olur. Resulullah (s.a.v.)Efendimiz buyuruyor ki:"Kulun Allah'a (manen)en yakın olduğu hal,secdede bulunduğu halidir.Secde (esnasında)Allah'a çok dua edin."(Müslim) Bir başka hadiste:"Dua,ezan ile kamet arasında reddolunmaz."(Ebu Davud) Kalpte ilahi korku,gözlerde yaş olacak Ma'rifet o ki sana Melek sırdaş olacak Duanın kabulüne şart,nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesidir.Dua eden kişinin nefsi helal lokma ile gıdalanmış olmalıdır.Dua,gök kapılarının anahtarıdır.Fakat bu anahtarın dişleri helal lokmadır.
HUŞU:Yapılan dua huşu ile,Allah korkusu ile,aşk ve vecd ile olmalıdır.Yine duada kendi arzusunu değil,Cenab-ı Hakk'ın rızasını önde tutmalıdır ki netice alınsın. Kul duaya,arzu ettiği şeyi hemen istemekle değil,Yüce Allah'ın adını anarak,onu zikrederek,onun güzel isimlerini söyleyerek başlamalıdır.Mesela: "Ya Rahman,Ya Rahim,Ya Kerim,Ya Fettah;Ya Cebbar,Ya Gaffar,Ya Hayyu Ya Kayyum !"gibi... İbn Abbas Hazretlerinin nakline göre,yine Alemin Rahmeti ve varlığın Nuru dua ettiği zaman avuçlarını birleştirir ve iç kısmını yüzüne çevirirdi. Görüldüğü üzere hem avuçları birleştirmek hemde ta koltuk altları görülünceye kadar elleri açmak sünnete uygundur.Çünkü her iki şekilde de Kainatın Efendisi dua etmişlerdir.
TEVBE İSTİĞFAR:Duaya başlamadan önce tevbe istifar etmek gerekir.Kul manen kirlerden arınacak ki haceti hasıl olsun.Aslında bizim tevbemiz de yine bir tevbeye muhtaçtır.Yine müslüman bir kul duadan ve istifardan usanmamalılı,Duama karşılık bir şey elde edemedim diye mahsun olmamalıdır.Kul,kendisi için Rabbinin neler hazırladığını bilemez.Belki o duanın karşılığı Firdevs cennetidir.Belki bir belanın kalkmasıdır. Kainatın Efendisi ve Nebiler Nebisi buyuyorlar:"Her kim duasının kabul olmasını,gam ve kederinin açılmasını dilerse darlık çekene(karşı kerem alini)açsın."
MÜBAREK MEKANLAR:Arafat'ta Müzdelife'de,Minada ve Mescid-i Aksa'da yapılan dualar bir ok gibi hedefine varır.Alemin Rahmeti ve Allah'ın şerefli Resulü buyuruyorlar ki:"Şu dört yerde gök kapıları açılır ve dua makbul olur:Allah yolunda(cenk için)saflar karşılaştıkları zaman,yağmur yağarken,namaza dururken ve bir de Kabe görüldüğü vakit."
GİZLİCE DUA:Bilirsiniz ki gizli yapılan amellere riya kokusu bulaşmaz,riya ise amelleri ifsat eder.Bu sebeple gizlice ve kırık bir kalple yapılan dualar kabul olunmaya daha layıktır.Hadis-i Şerifte buyuruluyor ki:"Gizlice yapılan dua,açıkta yapılan yetmiş duaya denkdir." Duanın sonunda kişi kendisi "Amin !"demelidir.O amin deyince melekler de aynı şekilde amin derler.Meleklerle,dua edenin amin demesi,birbirine denk düşünce fazileti bin kat artacak ve böylece dua aminle mühürlenmiş olacaktır.
HAMD,SENA VE SALAVAT:Duaya Besmele ve Allah Teala'ya hamdederek,Resul-i Ekrem(s.a.v.)üzerine salat,ü selam getirerek başlanmalıdır.Ve yine duanın sonunda,Salat-ü Selam tekrar edilmelidir.Çünkü Nebiler Nebisine salat okumadan yapılan dualar perdelidir,menziline ulaşamaz.
Kerem yağmurunu dök,ver devlet bahçeme su, Ey Rabbim ! Sender eser:Güneş,ay,gül kokusu !
Alemin Rahmeti ve Allah'ın sevgili Nebisi dualarında şöyle derlerdi:
İlahi ! Senin gadabından rızana sığınırım ! Senin azab ve ikabından affına sığınırım ! Senden(yine)sana sığınırım !
|
Tevbe ve İstiğfar
Hâris bin Süveyd diyor ki:
Ebû Bekri's-Sıddîk -radıyallahu teâlâ
anh-Hazretleri:
"Gıybetin keffâreti, gıybet etdiğin kimse
için istiğfâr etmekliğindir." (3)
derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları
deniz köpükleri kadar da olsa."(4)
"İstiğfâr, mü'minin sahife-i a'mâlinde nûr
gibi parlar."(7)
"Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfâra devam ederse Cenâb-ı Hakk o kimsenin gamlarını ferâha ve sıkıntılarını genişliğe tebdîl ederek hiç ummadığı bir taraftan onu rızıklandırır. (8)
"Tevbe ve istiğfâr ile büyük günâhlar afv olunduğu gibi mükerreren irtikâb edilen küçük günâhlar da, büyük günâhlar arasına dâhil olur." (9)
"Kalbinde nedâmet olmadığı halde yalnız
lisânen edilen istiğfar, yalancılar tevbesidir." (10)
"Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah'a tevbe ediniz." (12)
(1)
Buhârî, Deavât,
4
|
Peygamberimizin Duâlarından Örnekler
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz'in duâlarından biri şu duâ idi: "Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır. (1) Mugîre bin Şu'be'den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:
"Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. Onun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şeye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Yani servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz." (2) Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip: -İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizinle muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye korkutmak istediklerinde, bu söz mü'minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
"Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!"buyurdu. Mü'minler de böyle söylediler." (3) Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete göre: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok kere duâsı:
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi. (4) Ebû Musâ el-Eş'ârîden rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:
"Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle! (5) Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır; "Her kim günde yüz kere:
derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.(6)
"Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölümü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i'tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl. (7) "Ey Ebû Bekr'in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et:
"Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Resûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sığındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah'ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır. (8) "Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:
"Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır. (9)
"Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım. (10) Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- duâasında: "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl. (11) Ekseri duâları:
"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." İdi.. (12)
(1)
(1)
Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181;
|
SECME DUALAR
Sabah Namazından Sonra Okunacak Duâ
Ayetleri "Kim sabahleyin üç def'a
diyerek Sûre-i Haşr'ın sonundan üç âyet
okursa Allah Teâlâ onun için yetmiş bin melek vazifelendirir, akşama
kadar ona duâ ederler, o gün ölürse şehîd olarak ölür, akşamleyin bunu
yapan da aynı derecededir." (12)
"Allah'a sarılmaktan başka kuvvet yoktur ne
bir hîle yapmak ne hîleye uğramış olmak fâide vermez.
Ne Al-lah'dan kurtulacak yer ne de O'ndan sığınacak yer vardır. Kurtuluş
ve sığınış ancak O'na dayanıp iltica etmektedir" derse yetmiş türlü belâ
ondan def olur." (14)
(12) Tirmizî'den Tuhfetû'z-Zâkirîn, 77.
Sabah Namazına Kalkmak İçin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: 'Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: "Sen yat yat, daha gece uzundur" diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah'ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş'eli olarak ve tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.' (32) Abdullah bin Mes'ud -radıyallahu anh-dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse: "O kimsenin kulağına şeytan işemişdir" buyururlardı." (33) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz:
"Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması
arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir
kısmına mani olur," buyurmuşlardır. (34)
(32) Buharı, Teheccüd, 12 Müslim,
Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu', 18.
Akşamleyin Okunacak Duâ "Akşama çıktığında üç def'a:
Allah'ın İsm-i celîli sayesinde ne semâda, ne de yeryüzünde hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiten, her şeyi hakkıyle bilendir" diyen bir kimseye öteki akşama kadar anî bir belâ isâbet etmez. (23)
Uykudan Kalkınca Okunacak Duâ
Peygamberimiz (-sallallahu aleyhi ve
sellem-) uykudan kalkınca şöyle derlerdi;
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem-Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:
"Bana ruhumu geri veren, vücûdumu afiyette kılan ve kendisini zikretmeğe müsaade eden, Allah'a hamd olsun." (8)
Yine Buhârî'nin Ubâde bin Sâmit-radıyallahu
anh-dan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem- şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'dan başka ilâh yok, yalnız O vardır.
Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd de O'na mahsusdur ve O, her şeye
kaadirdir. Allah'a hamdeder, Allah'ı tesbîh ederim. Allah'dan başka ilâh
yok ve Allah en büyüktür, Allah'a dayanmaktan başka kuvvet, kudret
yokdur." dedikten sonra; "Ey Rabbim beni mağfiret et" der, duâ ederse
icâbet olunur; bir de abdest alırsa namazı kabul olunur. " (9)
"Ölüyü dirilten Allah'ı tesbîh ederim ve O
her şeye kaadirdir" demesidir. (10)
"Ne iyinin ne kötünün tecâvüz edemiyeceği Allah'ın tam kelimelerine yarattığı şekil verdiği ve ektiği herşeyin şerrinden sığınırım" derse ins ü cinnin şerrinden muhafaza edilir. Yılan, akreb gibi şeylere sokulsa bile o gün akşama kadar zarar vermez. Akşamleyin bunu söylerse sabaha kadar hıfz u emân-ilâhîde kalır." (11)
(7) Ebû Dâvud,Tirmizi,İbn Mâce'den
naklenTuhfetû'z-zâkirîn 72
Evden Çıkarken Okunacak Duâ
Evden çıkarken en az üç def'a:
"Allah'ın adiyle! Allah bana
kâfidir. Allah'a tevekkül ettim. Allah'a dayanmaktan başka kudret ve
kuvvet yoktur." (15) duâsını
okumalıdır.
"Ey Allah'ım! sapmaktan veya sapdırılmaktan, hatâ etmekten yahûd hatâ etdirilmekten, zulmetmekten ya-hûd zulme uğramaktan, cahillik etmekten yahûd bana cahillik edilmekten, hakkım olmayan bir şeyi istemekten yahûd elimde olmayan bir şeyin benden istenilmesinden sana sığınırım, " (16) demelidir.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem-Efendimiz: "Evinden çıkarken iki rek'at namaz kıl, seni kötü bir
yere gitmekten muhafaza eder, evine girdiğin zaman iki rek'at namaz kıl,
seni kötü bir yere girmekten muhafaza eder"(17) buyurmuştur.
diyen bir kimseye: "Bu sana kâfidir, himâyeye alındın denilir ve şeytan ondan uzaklaşır gider." (18)
(15) Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî'den el
Ezkâr, 24. Eve Girince Okunacak Duâ
"Sizden biriniz bir menzile (eve, konak yerine) indiği zaman:
"Yarattıklarının şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım" derse, o evden çıkıncaya kadar hiç bir şey ona zarar veremez. " (22) (22) Buharî, Enbiyâ, 10; Müslim Zikir, 54.
Binite, Ata veya Arabaya Binerken Okunacak Duâ
"Bir binite bindiğinde:
"Hiç de lâyık olmadığımız halde bize bunu
müsahhar kılan Allah'ı tesbîh ederim." (19) diyen kimse, bu bineğinden
inmeden ölürse şehîd olarak ölmüş olur."
denilmelidir. (20)
(19) Zuhruf Sûresi, 13.
Yemekten Sonra Yapılacak Duâ
Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den mervîdir ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yemekten sonra şöylece duâ etmişlerdir:
"Yâ Rabb! Sana, pek çok, ve riyâ gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbûl olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere, ve hiç bir sûretde kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmağa devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıya-cağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiye-ceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rab-bimizsin; yani ni'metin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın." Yine Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir: "Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! ni'metinden müs-tağnî değiliz. Her dâim senin in'âm ve itâmına; yani bize ni'met verip yedirmene muhtacız. Bu taâm da veda' taâmımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen ni'met ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz." Bir defasında da şöyle demişlerdir: "Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun ni'metlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir."
"Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz. Bize kifâyet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu. Yedirdi ve kanasıya içirdi. Allah Teâlâ Hazretlerinin azamet ve ulûhiyyetinin hakkı tamamiyla îfâsı kabil değildir. Ve Allah Teâlâ Hazretlerinin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir suretle inkâr edilemez."
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem- Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:
"Ey Rabbimiz! Bunu bize mübârek ve
bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir" desin.
"Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve
bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver" desin ve
Yine Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem-Efendimiz buyurmuşlardır ki:
"Allah'ın ismiyle ve Allah
ile. O ki, ism-i Celâl'i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey
zarar veremez. Ya Hayy, ya Kayyûm!" dersen, o yediğin yahud içdiğinden
sana hiç bir hastalık gelmez. İçinde zehir bile olsa."
"Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz. Yâ Rabb sana hamdediyoruz, ve bu hamdimizi kâfi görmüyoruz; îfâ edilmiş saymıyoruz ve nankörlük etmiyoruz, ni'metlerinin hiç birinden müstağnî değiliz. Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyet veren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah'a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsusdur." (1) Şu duâ da yemekden sonra yapılan me'sûr duâlardandır.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- su içtikleri zaman:
"Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz."
(19) Zuhruf Sûresi, 13.
Yatarken Okunacak Duâlar
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve
sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman şöyle de:
"Allah'ın her biri noksansız ve tam bulunan kelimelerine O'nun gadabından, îkabından, kullarının şerrinden, şeytanların hücûmlarından ve benim yanıma gelmelerinden sığınırım." Böyle söylersen hiçbir şey sana zarar veremez ve zarar verilmemeğe lâyık olursun."(26) Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- yine buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman Kâfirûn Sûresini oku. Çünkü bu sûre, şirkten berâettir." (27)
(25) Kenzü'l-irfan.
Erken Kalkmak İçin
Bir de her kim gece yatarken:
okuyup erkenden uyanmak niyetiyle yatar ise bi-iznillahi teâlâ dilediği saatde uyanır. Uyandığı zaman hemen kalkıp abdest alır, ibâdetine başlar. Uykusu olmayan ve uyuyamamaktan dolayı muztarib olan kimse abdestli olarak yatağa yatarken:
deyip Muavvizeteyn sûrelerini okuyup yatmalıdır. Buhâri'nin Berâ bin Âzib -radıyallahu anh-dan rivâyet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: "Yatağa varmak istediğinde namaz için aldığın gibi bir abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat, sonra şöyle de;
"Ey Rabbim bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin resulüne îmân etdim ey Rabbim!" demektir. Bunları söyler de uyur, o gecede ölür isen fıtrat üzere ölmüş olursun. Uyumadan evvel bunlar son sözlerin olsun." Yine Buhârî'nin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Sizden herhangi biriniz yatağına vardığı vakit libasının içine elini koyarak yatağının üzerini silkelesin, yani temizlesin çünkü o vakte kadar ne olduğunu bilmez; yani yatağında akrep ve sâir gibi ezâ verici şeyler bulunmuş olabilir. Sonra yatağına girince şöyle desin:
"Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle." (28) Yine Buhârî'nin Hüzeyfe -radıyallahu anh- dan rivâyet etdiğine göre, Hüzeyfe şöyle demiştir: "Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yatağına vardığında şöyle derlerdi;
"Senin isminle ölür, Senin isminle
dirilirim ya Allah!"'(29) "Eğer bir kimse kendi haremine yaklaşırken besmeleden sonra,
'Ya Rab beni şeytandan uzaklaşdır, şeytanı da bize in'âm ve ihsân buyurduğun şeyden uzaklaşdır" demiş olsa, sonra o zevceyn arasında evlâd takdîr olunursa o çocuğa ebediyyen şeytan zarar veremez. " (30) Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- gece bir tarafından diğer tarafına dönünce:
Derlerdi. (31)
(28) Buharî, Deavât, 13.
Helâya Girerken ve Çıkarken Okunacak Duâ
"Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- def'i hâcete girerlerken:
"Allah'ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım, " (35) derlerdi. Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Sizden biriniz helâdan çıkarken:
"Benden bana ezâ veren şeyi gideren ve bana yarayacak şeyi bende tutan Allah'a hamd olsun." desin. (36)
(35) Buhârî, Deâvât, 54.
Ezan Duâsı
Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-dan rivâyet olunmuşdur ki, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır; Kim ezanı işittiği zaman:
"Ey şu tam da'vetin ve vakti gelen namazın sahibi olan Rabbim! Muhammed aleyhisselâma şefâat vesîlesini ve üstünlüğünü ver. Ve onu kendisine va'detdiğin makam-ı mahmûd'a ulaşdır" derse kıyamet gününde şefâatim ona lâyık olur." (1) (1) Buharî, Ezan, 8; Ebû Dâvud. Salât, 37; Tirmizi, Salât, 43.
Camiye Girerken ve Çıkarken Okunacak Duâ
Sizden biriniz mescide girdiği vakit peygambere salât ve selâm etsin. Ve:
Ey Rabbim! Bana Rahmetinin kapılarını aç!" desi. (6) Çıkarken de peygambere salât ve selâm etsin ve:
Ey Rabbim! Beni şeytandan koru" desin. (7)
(6) Ebû Dâvud, hadîs: 465.
Namazdan Sonra Duâ
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- namaz kıldıkları zaman sağ eliyle başlarını meshederler ve:
Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'ın
adıyle. Rahman ve Rahîm ancak O'dur. Benden üzüntüyü düşünceyi ve hüznü
gider ey Rabbim!" (8) derlerdi.
deyiniz. Böyle diyene bir köle azâd etmiş gibi ecir yazılır." (9) buyururlardı.
(8) Buharî, Deavat, 35, 40.
Şifa Duâları
Hazret-i Âişe -radıyallahu anha-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- kendilerine bir hasta getirildiğinde şöyle duâ ederlerdi;
"Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi!
Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ
yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın." (8)
Allah'ın adiyle duâya başlarım. Bizim
yerimizin toprağı, birimizin tükrüğü ile hastamıza Allah'ın izniyle şifâ
verir. " (9) İbn Abbas -radıyallahu anhümâ-dan rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e bir hâtûn müracaat edip: -Ya Resûlellah, ben sar'a illetine dûçar oluyorum. Hem de sar'a hâlinde çılıyorum. Allah Teâlâya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin, dedi. Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben: -Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Teâlâya duâ edeyim, buyurdu. Sonra o hâtûn: -Yâ Resûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar'a hâlinde açılmamam için Allah teâlâ Hazretlerine duâ ediniz, dedi. Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için duâ buyurdular. (10) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlardı:
"Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulur."(11)
"Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshde: "Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah'ın izzetine ve kudretine sığınırım!" de. Biiznillah Teâlâ şifâ bulursun." (12) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril tedavi eder ve: "Bismillah. Allah her hastalıkdan seni kurtarır, ve şifâ verir, hased etdiği zaman hasedcinin şerrinden muhafaza eder, her nazarı değenin nazarından seni korur." derdi. Peygamberimiz bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı: "Ey Rabbim! Beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalarından uzak tut." (13) "Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü'min yedi defa:
"Büyük Allah'dan, büyük Arş'ın rabbi Allah'dan sana şifâ vermesini istiyorum!" derse muhakkak afiyet bulur." (14)
(8) Buhârî, Merdâ,20; Müslim, Selâm,46.Ebû
Dâvud, Tıbb, 18,19
Sıkıntılı İken Duâ
-Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüntüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus'un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit:
"Senden başka ilâh yokdur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden oldum." demişti. (25) Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-i gam ve sıkıntı basınca şöyle derlerdi:
"Kullara karşı Allah bana yeter, mahlûklara karşı Hâlik bana yeter, rızk yeyenlere karşı rızık veren bana yeter. Bana O yeter ki ancak o yeter. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekîldir. Bana Allah yeter, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etdim. O yüce Arşın sahibidir." (26) -"Bir belâya dûçar olmuş bir kimseyi görünce -kendi hâline şükrederek-:
Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni âfiyetde kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdîl eden Allah'a hamd ederim" derse bu belâ ne olursa olsun bundan afiyette kılınır." (27)
(25) Tirmizî, Deavât, 81. Enbiya Sûresi,
87.
Borçtan Halâs Olmak (Kurtulmak) İçin
"Ey Rabbim! Helâl kıldıklarını bana kâfi kılarak haram kıldıklarından beni muhafaza et, beni fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl!" (28) "Sana bir duâ öğreteyim mi ki, onunla duâ edersen dağ kadar borcun olsa Allah onu ödemeye muvaffak kılar. De ki ey Muâz:
"Ey mülkün mâliki olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verirsin, mülkü dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini azîz kılarsın, dilediğini zelîl kılarsın. Hayır senin elindedir. Muhakkak sen herşeye kadirsin. Ey dünyâ ve âhiretin Rahmanı! Sen onu dilediğine verirsin, dilediğine vermezsin. Beni, senden başkasının acımasından müstağnî kılacak bir rahmet ile bana rahmet eyle." (29) Borçlu olan kişi sabah namazından sonra üçyüz defa:
âyetini duâ niyyetiyle okumalı ve her yüz defanın sonunda:
diye duâ etmelidir. Böylece inayet-i ilâhiyyeye nâil olması umulur.
(28)Tirmizî, Duâ, 110.
Ölüm Haberi Duyunca
"Ölümün kendine hâs bir büyük korkusu vardır. Sizden birinize bir kardeşinin ölüm haberi geldiğinde şöyle desin:
"Biz Allah'a aidiz ve tekrar O'na dönücüleriz. Ey Rabbimiz! Onu sâlihlere ilhak et, ve zürriyetine geride kalanlarla beraber halef ol, yani muîn ol, onu ve bizi dîn gününde mağfiret et! Ey Rabbimiz onun ecrinden bizi mahrum etme, onun arkasından bizi fitneye duçar etme!" (32)
(32) el-Ezkâr, 132 (İbn es-Seniy'den)
Belâ, Tuzak ve İlâhî Gazabdan Korunmak
"Allah teâlâ buyuruyor: Ümmetine söyle! On defa sabahleyin
desinler, on defa akşamleyin, on defa da yatarken. Yatarken demeleri mukabilinde dünyâ belâları onlardan def olunur. Akşam demeleri mukabilinde şeytanın tuzaklarından kurtulurlar. Sabahleyin demelerine mukabil gadabımdan mahfuz kalırlar. " (37)
(37) krş. Tuhfetû'z-zakirîn, 197.
Nazar, Göz Değmesi
İsâbet-i ayna; nazar değmesine tedbîr olarak Allah'ın kitabında sekiz âyet vardır. Kul bunu okuduğu gün insan ve cinlerden hiç birinin nazarı değmez. Bunlar: Fâtihâtü'l-kitâb ki, yedi âyettir. Bir de Âyete'l-Kürsî. "Beğendiği bir şey gördüğünde bir mü'min:
derse ona nazar isabet etmez." (38) Nazar Duâsı
Rabbı onu seçip iyilerden kıldı. Doğrusu inkâr edenler, Kur'ânı dinlediklerinde neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. "O delidir" diyorlardı. Oysa Kur'ân âlemler için öğütten başka birsey değildir. (39)
(38) Râmûzû'l-ehadîs
Aynaya Bakınca
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz aynaya bakdıkları zaman, "Hulkumu ve huyumu güzel kılan, başkalarındaki çirkinliği benden uzak kılıp beni güzel yapan Allah'a hamd ederim. " (51) "Sana arşın altındaki cennet hazinesinden bir kelime söyleyeyim mi?
kelimesidir. Kul bunu söyleyince: Kulum hakkı teslîm etti ve benden onu selâmetde kılmamı istedi,"der." (52)
(51) el-Ezkâr, 270, (İbn es-Seniy'den)
Belâ, Tuzak ve İlâhî Gazabdan Korunmak "Allah teâlâ buyuruyor: Ümmetine söyle! On defa sabahleyin
desinler, on defa akşamleyin, on defa da yatarken. Yatarken demeleri mukabilinde dünyâ belâları onlardan def olunur. Akşam demeleri mukabilinde şeytanın tuzaklarından kurtulurlar. Sabahleyin demelerine mukabil gadabımdan mahfuz kalırlar. " (37)
(37) krş. Tuhfetû'z-zakirîn, 197.
Receb Ayında Okunacak Duâ
Receb-i Şerîf girdiği zaman Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:
"Ey Rabbim! Bize Receb'i ve Şa'ban'ı mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaşdır" (19) diye duâ ederlerdi. Ayrıca Receb ayının birinden itibaren Ramazan-ı Şerif sonuna kadar her gün biner aded kelime-i tevhid okumalıdır
(19) İbn Hanbel, Müsned, 1/259.
Leyle-i Regâib
Leyle-i Regâib'den evvelki perşembe günü oruç tutulup akşam birkaç lokma iftar edip akşam namazını edâdan sonra iki rek'atta bir selâm vermek üzere oniki rek'at nafile namaz kılınacaktır. Her rek'atta Fâtiha'dan sonra üç kerre Kadir suresi, ve oniki kere "İhlâs" sûresi okunacaktır. Veyahud bir kere "Kadir" sûresi ve üç kere "İhlâs" sûresi okunur. Namaz tamam oldukda yetmiş kere
okunacakdır. Sonra secde edilip secdede yetmiş kere:
Secdeden baş kaldırıp otururken yetmiş kere:
duâsı okunacak. Tekrar secde edip yine yetmiş kere:
duâsı okunacak. Ve sonra secdede iken dünyevî ve uhrevî ne hâceti varsa Hakk -celle ve âlâ- Hazretlerinden niyâz edilecektir. Sonra secdeden başını kaldırıp namaz ve duâsı tamam olmuş olur.
İftâr Duâsı
"Allah'ım senin rızân için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim.Senin rızkınla orucumu açıyorum." (20)
(20) krş. Ebû Davud, Savm, 22.
Arefe Günü Duâsı
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-: Arefe gününde en ziyâde şöyle derlerdi:
|